Parmak izine bakarak beyin falı

-
Aa
+
a
a
a

Benzer ikizlerden birini hasta yapıp, diğerlerini koruyan etkenler neler? Şizofreniyi araştıran bilim adamları, parmak izi farklılıklarının beyin gelişimini etkileyen unsurlar hakkında ipucu olduğunu düşünüyor. Falcılar avucumuzda ne görüyorlar? Ne zaman evleneceğiz, ne kadar yaşayacağız, başımıza ne işler gelecek… Avuç içindeki geleceğe akıl erdirmek ayrı mesele, ama ellerimizde geçmişin bir şekilde boy gösterdiği malum. Ekseni çarpılmış serçe parmağı, bir basket maçında kırılmıştı. Nasırlar, kazma-kürek sallamanın izleri; etleri yenmiş parmaklar sıkıntılı bir saatten kalma. Geçmişte yaşananların izini sürenler arasında bilimsel meraklılara da rastlanıyor. Avuç içine değil de, parmak ucuna bakıyorlar. Parmak izinde "önceki hayatın" izini süren araştırmacılar neyin peşindeler? "Önceki hayat"tan kastım, doğumdan önceki, ana karnındaki hayat. Parmak ucundaki deri kişiye özgü karakteristiklerine gebeliğin üçüncü ayı ile altıncı ayı arasında ulaşıyor. Bir daha da değişmiyor. Aynı dönem beyin gelişmesi açısından da çok önemli. Sinir hücrelerinin beyin bağ dokusu içinde yayılıp yerleşmeleri, parmak izlerinin gelişip, değişmezlik kazanmasıyla eşzamanlı. "PARMAK İZİ" beyinin gelişimini aydınlatıyor. Bu eşzamanlılık ne işe yarıyor ? Varsayalım: Eğer doğum öncesi dönemde beyin yapısını bozabilecek bir olay olmuşsa, bunun hücresel gelişimin en yoğun olduğu (3.-6. ay) döneme raslaması büyük olasılık. Öyleyse kişilerin parmak izlerini incelersek, beyin gelişimini bozmuş "olay"ın izini bulmamız mümkün. Örneğin, bir çok araştırmacı şizofrenideki beyin yapısı değişikliklerinin anne karnındaki 3.-6. ayda olduğunu öne sürüyor. Bu dönemde gelişen diğer dokularda da bir değişiklik olması beklenmez mi? O zaman herkes şizofreniklerin parmak izlerine seyirtiyor. Kıvrımları, büklümleri saymaya başlıyor. Eğer şizofrenide görülen beyin yapısı değişikliği, "önceki hayat" ta olduysa, parmak izindeki kıvrımların sayısında da bir anormallik olsa gerek! Hevesleri kursaklarda bırakan bir şeyi unutuyorlar. Anormal parmak izi diye bir şey yok. Parmak izinden beyin falına bakma projesi bir süre tarihe karışıyor. "Anormal parmak izi" ne demek ki zaten? Normal'in ölçütlerinin kimsenin kafasında net olmadığı bir dünyada, anormal'in peşine düşmek pek akıl işi değil. Bunu özellikle davranışlardaki anormalliği düşünerek söylüyorum. Normal grup içerisinde büyük değişkenlik gösteren her şey gibi, parmak izinin anormalini bulmak, gerçekleştirilmesi güç bir hedefe dönüştü. Arkansas'tan (ABD) bir grubun akıl ettiği bir yöntem parmak izinden beyin gelişmesine giden yolu tekrar açtı. Yöntemin varsayımı basit: hayata belli bir genetik şifre ile yüklenmiş olarak başlıyoruz. Bu şifrenin öngördüğü sınırlar çerçevesinde gelişip, çeşitli özelliklerimizi geliştiriyoruz. Anne karnındaki maruz kaldığımız dış etkiler (örneğin, annenin sigara ya da alkol içmesi) ile başlayıp, tuvalet terbiyemize değin uzatılabilecek bir "çevresel etkenler" zinciri ise "türlü-çeşitliliğimiz"den sorumlu. Eğer bu varsayım doğru ise, anormal'I tanımlamak için bir yol var: baştaki genetik şifrenin biçtiği ana çizgilerden ne kadar uzaklaşmışsınız, ona bakmak.. Bunun için de ayrı genetik şifreyi taşıyan birisi ile (kim acaba?) karşılaştırmak. Aradaki farklar, döllenme gerçekleştikten sonra ne olup bittiyse onu yansıtacaklar. Aynı düşünce zincirinin doğal sonucu olarak, en uygun karşılaştırma kişisi o insanın ikizi olacaktır. Daha doğrusu, aynı genetik şifreyi taşıyan tek yumurta (benzer) ikizi… Normal ve anormal ikizler

Sadece "anormal parmak izi" için değil, her tip davranış için bu araştırma stratejisini uygulayanlar var. Hayata başlarkenki programdan, "ne kadar uzaklaşmak anormallik sayılır?" sorusunun cevabını böyle bulabileceğini düşünenler pek çok… Diyelim ki, ikizlerden birisinde şizofreni var, diğerinde ise herhangi bir ruhsal hastalık yok. Varsayım şu: ikizler arasında genetik hiç bir fark yok. Hayata aynı noktadan başlıyorlar. Ama, anne karnına düştükten sonra olan-bitenler, başlarından geçenler ikizlerin (ikisinin birden değil de) birisinin hasta oluşunda rol oynuyor. O zaman, bu ikizler arsında bulunabilecek yapısal farklılıklar (özellikle beyinde) hastalığın gelişimine ilişkin ipuçları olabilirler. Bu sadece şizofreni için sözkonusu değil; hemen her özelliğin genetik ve epigenetik yönünü anlamak için bir yöntem. Epigenetikten kastım, genetik kodun hangi bölümlerinin ve ne şekilde çözüleceğini belirleyen sonraki olayların genetik yapı üzerine etkisi...Beyindeki önemli gelişmelerin olduğu sırada gelişen parmak izi, aynı genetik şifreyi taşıyan (ve hasta olmayan ) ikiz kardeşinkinden önemli farklılıklar gösteriyorsa, hasta kardeşteki beyin gelişiminin tam da o sırada bozulmuş olacağı söylenebilir. Arkansas'taki araştırmacıların bulgusu, şizofreniye yol açan sürecin anne karnındaki 3.-6. aylara denk düştüğü. Kanıtları, tek yumurta ikizi iki kardeşten şizofrenisi olanın parmak izi, hasta olmayanınkinden çok farklı…. Şimdi bu öngörünün dolaysız yöntemlerle doğrulanmasına sıra gelecek. Bir tür dedektif hikayesi

Araştırma stratejileri, bulgular arasındaki bağların kurulup yeni varsayımların üretilmesi, bilginin kendisi giderek karmaşıklaşırken, bir takım bilinmeyenleri de "malûm"a dönüştürmesi bana dedektif hikayelerini çağrıştırıyor. Her dedektif hikayesinde olduğu gibi mükemmel gözüken olay örgüsü, bir varsayım da içeriyor. "Parmak izi" hikayesindeki tartışabilir bir çok varsayımdan birisi, ikizlerin genetik yapılarının tıpatıp olduğu. Ana çizgileriyle doğru gözükse de, bu tıpatıplığın mutlak olmadığına ilişkin pek çok bilgi var. Genlerin vücudumuzu, beynimizi ve dolayısıyla hayatımızı şekilendirmelerini yönlendiren karmaşık denetim mekanizmaları ikizler arasında bile tıpatıp, birebir benzerliğin olanaksız olabileceğini düşündürüyor. Ama, pratik bir anlamı var mı bu farklılıkların, henüz belli değil. Bir başka pürüz ise, şizofrenisi olan bir kişinin tıpatıp ikizinde "hiç bir şey" olmaması olasılığının düşüklüğü. Alışılmadık ya da "anormal" davranışların hastalık ünvanına layık olması o kadar kolay değil; aynı genetik yapı farklı hayat tarzları içerisinde farkı şekillerde ortaya çıkabiliyor. Diyelim ki, ikizlerden birisinde şizofreni var. Diğerinde ise, bariz bir ruhsal hastalık yok, ama okuma güçlüğü, dile ilişkin çeşitli zorluklar var. Her bir ikiz eşinde görülen ruhsal durum, aynı genetik şifrenin farklı çözülmesi sonucu oluşmuş problemler olabilir. Dolayısıyla ikinci ikizde de aynı "parmak izi" anormalliği görülebilir. O zaman birinci ikizde olmayıp, ikinci ikizde olan bir şeyin peşine düşüp, belli bir genetik şifrenin nasıl olup da şizofreniye dönüşmediği, ikinci ikizi ne ve nasıl koruyor, o anlaşılabilir. Bütün bu "ama" ve "fakat"lar uzatabilir; güzelim detektif hikayesinin tadını-tuzunu kaçırmak pahasına… Yine de "parmak izi"ni sürüp, beyninin gelişim günlüğüne ulaşmak, çok çekici bir konu. İkizler birbirine benzer, ama parmak izleri birbirine benzemeyebilir…